Hogwarts Cadılık Ve Büyücülük Okulu
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Profesör Alımları

+5
Selyon Aloe Tuylurt
Haylie K. Queen
Isabella Lizz Black
Artis Hels
Marissa Arwen Shapplin
9 posters

Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Profesör Alımları

Mesaj tarafından Marissa Arwen Shapplin C.tesi Kas. 08, 2008 3:42 pm

Ad:
Soyad:
Yaş:
Rp yazma derecen:
Örenek rp ( en az 20 satır) :


Uçuş----------------DOLU
Karanlık Sanatlara Karşı Savunma
Biçim Değiştirme
Astronomi
Sihirli Yaratıkların Bakımı
Mitoloji
Aritmensi
İksir
Cisimlenme
Eski Yazılar
Kehanet Muggle Bilimleri
Sihir Tarihi
Zihinbend
Bitkibiim
Muska / Tılsım
Marissa Arwen Shapplin
Marissa Arwen Shapplin
Uçuş Profesörü & Gringotts Büyücü Bankası Sahibi & ZAY Başkanı
Uçuş Profesörü  & Gringotts Büyücü Bankası Sahibi & ZAY Başkanı

Mesaj Sayısı : 248
Yaş : 29
Nerden : Antalya
Rp Sevgiliniz : Harry Potter
Patronusunuz : Kelebek
Savaş Tarafınız : ZAY
Kayıt tarihi : 12/08/08

Kişi sayfası
Rp Gücü & Büyü Gücü:
Profesör Alımları Left_bar_bleue200/200Profesör Alımları Empty_bar_bleue  (200/200)
Galleon Miktarı ( Cebindeki):
Profesör Alımları Left_bar_bleue50/5000Profesör Alımları Empty_bar_bleue  (50/5000)
Bankadaki Galleon Miktarı:
Profesör Alımları Left_bar_bleue0/5000Profesör Alımları Empty_bar_bleue  (0/5000)

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Artis Hels Salı Ara. 02, 2008 1:31 am

.............


En son Artis Hels tarafından Çarş. Ara. 03, 2008 7:20 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Artis Hels
Artis Hels

Mesaj Sayısı : 6
Yaş : 31
Savaş Tarafınız : Aydınlık
Kayıt tarihi : 02/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Isabella Lizz Black Salı Ara. 02, 2008 10:01 pm

Rp yetersiz..
Isabella Lizz Black
Isabella Lizz Black
Biçim Değiştirme Profesörü & Hufflepuff Bina Sorumlusu & Binbir Çeşit Hayvan Dükkanı Sahibesi
Biçim Değiştirme Profesörü & Hufflepuff Bina Sorumlusu & Binbir Çeşit Hayvan Dükkanı Sahibesi

Mesaj Sayısı : 51
Yaş : 36
Nerden : Londra
hayvanınız : Yavru tavşan..
Rp Sevgiliniz : ...Aranıyor...
Patronusunuz : Geyik
Savaş Tarafınız : ZAY
Kayıt tarihi : 11/09/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Haylie K. Queen Çarş. Ara. 17, 2008 3:50 pm

Ad: Haylie Katherine
Soyad: Queen
Yaş: 22
Rp yazma derecen: İyi sayılır.
Örnek rp ( en az 20 satır)

Haylie sandalyeye oturduğunda otomatik olarak söylediği cümle ile sohbete başlamışlardı. Helena cevap verirken onu süzdü. Konuşmayı çok sevmeyen, iyi bir kız tablosu çiziyordu.

''İyiyim, sağol. Sen nasılsın? Nasıl gidiyor? Görüşmeyeli birkaç hafta oldu sanırım.''

“Evet birkaç hafta…” dedi Haylie. Tam bu sırada da Üç Süpürgen’in garsonu yanlarına geldi. Haylie garsona siparişini verirken üstündekileri çıkardı ve devam etti.

“Ben iyi olmaya çalışıyorum. Babam yurt dışına çıktığı için annem bu aralar daha çok üstüme geliyor. Annemle durumlarımı biliyorsun zaten. Yaşlandıkça huysuzlaşıyor ve bu benim açımdan hiçte iyi değil." dedi. Yan masada hararetli bir şekilde kavga eden bir çift vardı. Gözü bir an onlara kaydı ve devam etti.

"Senin annenle sorunların yoktu sanırım. Bir insanın annesiyle sorun yaşaması her şeyi mahvedebilir. Uzakta olduğumuzda daha çok anlaşıyoruz. Tabii, özlüyorsun birbirini. Hogwarts’ın açılmasını bu yüzden bu kadar çok istiyorum. Neyse. Sence hangi binaya seçiliriz? Aynı binada olsak keşke. Annem ve babam Ravenclaw’mış. Ama amcalarımdan birinin Hufflepuff’ta olduğunu söylemişti annem. Ben Ravenclaw olmak istiyorum ama bakalım Seçmen Şapka ne diyecek. Babam Seçmen Şapka’nın şarkılarını ilk anlattığında çok gülmüştüm. Herhalde bütün yılı şarkı yazıp besteleyerek geçiriyor.” diye daldan dala atlayıp konuşurken garson verdiği siparişi getirdi.

“Teşekkürler!" dedi. Devam etmeden önce garsonun uzaklaşmasını bekledi. İnsanların onları ilgilendirmeyen konuşmaları dinlemesinden nefret ederdi. Dedikodu gibi şeyleri saçma ve tehlikeli bulur, dedikoduculardan nefret ederdi. Garson uzaklaşınca devam etti.

"Burada daha önce bir şey içmemiştim.” deyip içeceğinden bir yudum aldı.

“Mmm. Güzelmiş. Eee sen neler yapıyorsun?”



Bu başka bir sitede yaptığım anlaşmaşı bir rpdir.

Haylie K. Queen

Mesaj Sayısı : 2
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 17/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Selyon Aloe Tuylurt Salı Ara. 23, 2008 9:15 pm

Rp yetersiz...
Selyon Aloe Tuylurt
Selyon Aloe Tuylurt

Mesaj Sayısı : 7
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 03/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından daniel potter Salı Ara. 23, 2008 10:59 pm

Ad:daniel
Soyad:potter
Yaş:24
Rp yazma derecen: iyi
Örenek rp ( en az 20 satır) :karanlık lord a rp yazdım

uçuş istiyorum ama dolu ozaman
ksks istiyorum
daniel potter
daniel potter
Karanlık Lord
Karanlık Lord

Mesaj Sayısı : 24
Yaş : 28
Nerden : mersin
Asanız : mürver asa
Rp Sevgiliniz : aranıyor
Patronusunuz : çatal boynuzlu geyik
Savaş Tarafınız : zay
Kayıt tarihi : 23/11/08

Kişi sayfası
Rp Gücü & Büyü Gücü:
Profesör Alımları Left_bar_bleue0/200Profesör Alımları Empty_bar_bleue  (0/200)
Galleon Miktarı ( Cebindeki):
Profesör Alımları Left_bar_bleue50/5000Profesör Alımları Empty_bar_bleue  (50/5000)
Bankadaki Galleon Miktarı:
Profesör Alımları Left_bar_bleue0/5000Profesör Alımları Empty_bar_bleue  (0/5000)

http://hogwartscafe.5forum.biz

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Mirabella Marie Swan C.tesi Mayıs 02, 2009 3:38 pm

Ad: Mirabella Marie
Soyad: Swan
Yaş: 20
Rp yazma derecen: iyi

KSKS veya iksir
Örenek rp ( en az 20 satır) :


Hava serindi, hatta esen rüzgâr insanın içine işliyordu sanki. Bu soğuk havanın hükmettiği sokaklarda, hızlı ve büyük adımlarla evine gidiyordu Bella. Sokaklar da havanın soğukluğu gibi sert ve sessizdi, ürpertiyordu. Karanlığın çökmüş olmasıyla birlikte insan daha da korkuyordu. Attığı her adımda sanki kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. Çünkü etrafta anlamsız, insanı çıldırtan cisnten bir sessizlik vardı. Bunun sebebi soğuk diyerek kendini rahatlatmaya çalışsa da nafileydi. Sokak lambalarının çoğu patlamıştı, çöp konteynırları pis bir koku bırakmıştı etrafa. Apartmanlardan süzülüne lambalara baktı, cılız ve titrekti, sanki onlarda bu sessizlik ve soğukluktan rahatsız gibiydiler. Bir evin penceresinden tül dışarı sarkmıştı, diğer evlerde de olduğu gibi ışığı açık unutulup terkedilmiş gibiydi.

Bella korkuyordu, saçmaydı belki ama haklı olduğunu düşünüyordu. Gözlerini kapatıp biran içinden saymaya başladı, gözünü açtığında yol sanki o yürüdükçe daha da büyümüştü, hâlbuki her zaman çatlak kazandan eve dönerken kullandığı yoldu bu. Dar bir sokak, büyük büyük binalar, çöp konteynırları, içinden çıkan kediler… Aynıydı işte, niye korkuyordu ki, kalbinden çıkan sesi bu düşünceyi şiddetle yalanladı. Biran durdu ve etrafına baktı. Sanki kafasının üstünde onu takip eden siyah bir bulut vardı.


Tekrar yürümeye başladı, fakat daha sakin ve özenli bir şekilde. Birden kalbi çıkacak gibi oldu, durdu, etrafına bakındı ses gelmişti, emindi. Ama etrafta hiçbir şey yoktu, kendini sakinleştirmek istiyordu; “Kediydi o ya!” diyerek yürümeye çalıştı. Bir iki adım daha attı tekrar bir ses duydu. Bu sefer emindi insan sesiydi. Sinirli ve öfkeli bir ses… Öfkesini bir insandan çıkarıyor gibiydi. Bella bu sesin hemen sağ taraftaki, kuytu sokaktan geldiğini düşünerek kafasını yavaşça öne doğru eğdi ve hemen geri çekti. İki kişi vardı orda, biri yerde yatıyor, yalvarıyordu. Acınası haldeydi, yüzü kan içerisindeydi. Saatlerce işkence gördüğü belliydi, ağlıyordu. Diğerinin yüzü ise karanlıkta belli olmuyordu. Uzun, siyah cüppesi vardı ve elinde de direk adamın suratına doğrultulmuş bir asa vardı. Sulieti pek belli değildi.


Tekrar adamın sesi yükseldi bağırıyordu. Bella “Neden kimse yoktu" diye düşünüyordu. Kendisi adama yardım edemeyecek kadar küçük ve bir o kadar da az büyü biliyordu. Biran için gözlerini kapadı ne yapabileceğini düşündü, hiçbir şey gelmiyordu aklına. Sadece birinin oradan geçmesini diledi. Bir, iki dakika sonra Bella yeniden kafasını eğip onlara baktı. Adam oradan buharlaşmıştı. Arkada kalan adam ise eli yüzü kan yerden kalkmaya çalışıyordu. Bir yandan da küfürler savuruyordu.


Birden arkadan biri Bella’nın kolunu tuttu, "Hih!" sesiyle irkildi. Adam elini ağzına götürerek "Şişş!" sesiyle Bella’yı susturdu. Hızlı adımlarla oradan uzaklaştırdı. Bella tereddüt içersinde gitti. Biraz daha gittikten sonra adam durup Bella’nın suratına baktı,
“Merli’nin sakalı adına, çocuğum senin bu vakitte buralarda ne işin var.” </FONT>dedi.
Bella Sadece “Diagon yolundan dönüyordum.”demekle yetindi.
Adam başı ile birlikte parmağını iki yanına sallayarak, “Çocuğum doğruca evine gidiyorsun. Bu saatler de buralar bir çocuk için hiç tekin değil. Evin nerde senin?” dedi.
Bella “Hemen surada…"diyerek uzakta duran 2 katlı görkemli bir malikâneyi gösterdi.
“Hah! Tamam, sen hemen oraya hızlı adımlarla gidiyorsun." dedi.
Mirabella başıyla onaylayarak, ileri doğru adım attı. “Siz kim…” </FONT>döndü ve adam buharlaşmıştı bile. Bella şaşkınlık içersinde, hızlı hızlı adımlarla evine doğru yürüdü. Bugün olanlara hiç mi hiç anlam verememişti.

Mirabella Marie Swan

Mesaj Sayısı : 2
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 02/05/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Isabella Anna Valénsia Paz Haz. 14, 2009 1:18 pm

Ad: Isabella Lydia
Soyad: D'Nile
Yaş: 20
Rp yazma derecen: Çok İyi
Örnek rp ( en az 20 satır) :
Yorgun ve ağırlaşmış bedenini bir harekette yatağına bıraktı. Küçük kafasını yastığının, bedenini ise yorganın altına sakladı, başkaları görmesin bu güçsüzlüğünü diye. Kaldıramayacağı yükler bindirilmişti omuzlarına. Pes etmesini bekleyen, güçsüzlüğünü görüp zevk alan, maskeler takmış insanlar sarmıştı etrafını. Kâh gülerek, kâh korkutarak onu bekliyorlardı uçurumlarında. Acıyla, gözyaşıyla besleniyorlardı. İstedikleri şey de buydu zaten; acı, gözyaşı, ölüm… Onun ise yatağın içinde debelenmekten başka yapabileceği bir şey yoktu. Olsa dahi bilmiyordu, düştüğü bu kör kuyudan nasıl çıkacağını. İstediği tek şey sadece küçük bir mutluluktu. Küçücük yaşına bakmadan, aldırmadan hayatın attığı o tokatlar karşılığında sadece ve sadece küçük bir mutluluk. Belki de elinde kalanlar küçük bir mutluluktu. Ama ya elinde kalan? Elinde ne vardı ki mutluluğa sebebiyet veren? Elinde kalmış olan sadece lanet olasıca bir babaydı. O lanet olasıca babası, annesinin ölümüne sebep bile olabilirdi kim bilir. Annesinin hala yaşıyor olmasına şükredebilir, onu küçük bir mutluluk kaynağı yerine koyabilirdi.

Başını yastığa her koyuşunda, kapatırken gözlerini, kulaklarında çınlayan annesinin çığlığı ile sıçrıyordu. Bedeninin her zerresine kadar işleyen acının varlığı, onu düşünmemesi gereken şeylere zorluyordu. Kan beynine sıçramıştı, bu şekilde, bu düşüncelerle uyuması mümkün görünmüyordu. Omuzlarındaki yükün ağırlığından, bedenini örten –saklayan- yorganı bile hissetmiyordu. Bir çırpıda devirdi üzerindeki somut ağırlıkları. Acılarından, korkularından kaçıp sığındığı rüyalar ve hayaller neredeydi şimdi?

“Yok oldular!”

Duvarlar üstüne üstüne geliyor, zihnindeki baskılı sese arka çıkıyordu. Ağlamak istiyordu, içindeki acının gözyaşlarıyla akıp gitmesini. Ama yapamıyordu, yüzü yoktu belki pes etmeye. İçinde yanan umut ışığını gözyaşlarıyla söndürüp, ölümünü izlemeye niyeti yoktu. Her şeyi bırakıp, çekip gitmek en büyük arzusu misali yem olmak maskeli insanlara… Böyle bir son ile karşı karşıya gelmek, bendini kendi ayakları altına almaktı en nihayetinde. Kendisine bunu yapamazdı, daha çok küçüktü. Ama yaşamak için birden fazla nedene ihtiyacı vardı. Daha birkaç cümleyi bir araya getiremezken, birkaç nedeni nasıl ortak bir çatı altında buluşturacaktı? Bu olay da imkânsızlıklar denizinin engin sularında boğulmaya yüz tutmuştu, aynı kendisi gibi… Nefes alamıyordu, etrafını göremiyordu, hiçbir şey hissedemiyordu. Korkudan titreyen bacakları birbirine çarpıyor, zihninde canlanan kendi ölümünün sahnesi için yorgun olduğunu bildiriyordu. Ve maskeli insanlar… Kahkahalar atarak seyrediyorlardı duvarlara yansımış somut görüntüleriyle. Dayanamadı, müstehcen laflar sarf etti maskelere –duvarlara-. Duvarlara çarpıp geri dönen cılız sesi zihninde yankılanmaya başladı. Bu maskeler somut değildi –ki gerçek ve sahteyi nasıl ayırabilirdi bu durumda?-. Gerçek veya sahte; artık ne önemi kalmıştı ki arasındaki farkın? Geçen her saniye eriyip tükenen bu kız için gerekli olan gerçek ve sahtenin arasındaki fark mıydı? Değildi, onun için gerekli olan diye bir şey yoktu, o acı çekmeye, ölümün ne olduğunu bilmeye mahkûmdu. Küçüktü daha, küçücüktü; yaşı sadece on birdi. Ama hayat onu yaşlandırmıştı, içi çürümeye çoktan başlamıştı.

“Kendine gel!”

Ne yaptığını sanıyordu bu küçük kız? Kendisini ölüme terk etmeyeceğini düşünen o değil miydi biraz önce? Beyninin verdiği emir bu değildi ki, hiçbir şey değildi. O yaşamayı seçmişti, gerçek veya sahte duygularıyla. Maskeli insanlar belirdi yine karşısında; ama bu sefer daha gerçekti –ki sanki gerçek olması bir şeyi değiştirecekmiş gibi-. Kendisine doğru yaklaşan bu maskeli insana nefretle baktı, yüzüne tükürmesi ise an meselesiydi. Yatağından aniden sıçradı ve maskeli insanın suratındaki maskeyi çıkarttı. Bu… Karşısındaki bu insan sözde(!) babasıydı. Peki ya arkasında beliren fahişeye benzeyen insani varlık kimdi? Aklına ilk gelen doğruydu kendisine göre, bu yüzden babasına daha sonra da fahişe kılıklı kadına attı tokat. Hayatın kendisine attığı tokatlar kadar acımasızdı umardı ki ve öyle olacaktı. Kanlar fışkırdı babasının gözlerinden, sonra da defolup gitti yanındaki kadın ile. Kendine hiç yakışmayan kahkahalar attı dört duvar arasında, arkalarından. Lanetler okudu binlerce kez, daha sonra da teşekkür etti kendisine, attığı tokatlar için. Hak etmişlerdi onlar; ama ne yüzle karşısına çıkmışlardı küçük kızın? Onlara sormak istediği sorular vardı, hepsi de aşağılayıcı vaziyetteydi. Niye sormamıştı ki, onları üzdüğü anda kendisi güçleniyordu adeta. Üzmeliydi onları ya da öldürmeli. Küçük kız öldürecekti onları; ama daha küçüktü. Büyüdüğünde hiç acımadan, işkence çektirerek öldürecekti. Yaşadığı her şeyin hesabını vereceklerdi.

Midesinin bulandığını hissetti, kan kokusu olabilirdi nedeni. Ya da onların iğrenç suratlarını görmekten tiksinmişti. Dayanamadı ve içinde ne varsa dışarıya boşalttı, kustu. Hazmedemediği ne çok şey varmış içinde. Aptallığına şaşıyordu bir yandan da. Böyle bir babaya sahip olmanın nasıl bir duygu olduğunu şimdi anlıyordu, hissediyordu. Acının ne olduğunu anlayabiliyordu. Küçüktü daha, küçücüktü. Buna rağmen hissetti acıyı, kan kokusu ciğerlerine doldurdu. Bezmiş olsa da mücadele etmekten, asla vazgeçmeyecekti. Zafer ile taçlandırılacaktı en sonunda, isminin anlamını yaşamının son anına kadar taşıyacaktı.

Küçücük bir kız, karar anı, kan kokusu, istikrar, hırs, mücadele hissi, zonklayan şakaklar… Aynı anda, bir aradalar. Bir yıkımın ardından kör kuyuya düşüş ve en sonunda kurtuluş çabası…

Annesine çok benziyordu bu konularda. Hırsı, mücadele hissi, istikrarı, acı çekmesi, ihanet edilmiş ve içi çürüyen bir beden. Annesinde ve kendisindeydi bütün bunlar, sahiptiler arasında istemedikleri olsa da. Hayatı yavaş veya hızlı, bir şekilde kavrıyordu, tüm gerçek veya sahteleriyle. Karanlık veya aydınlık, hep var oluyordu hayatta. Sona ulaşabilmek için gerekli olan mücadele veya pes edişti. Mücadele edersen yaşarsın, pes edersen ölmeye mahkûm bir insansın. Bunu kavramıştı bugün o küçük kız, kavratmışlardı zor da olsa.

Yatağa uzandı tekrar; ama bu sefer saklanmadı başkalarından. Uzandı sadece, hiçbir şey yapmadı başka, yapsa da fark etmezdi zaten. İçinde alevlenen nefreti daha da büyütmeye baktı gözleri kapalıyken. Büyüyünce bu nefrete ihtiyacı olacaktı, babasının acı çekmesi için. Kim bilir hangi cehennemdeydi şuanda, kimlerle sürtüyordu. Lanetler okudu yine her seferinde olduğu gibi; bundan memnundu. Gözlerini aralarken görmek istediği sadece huzurdu. Gözlerini açtı ve büyük bir boşlukla karşı karşıya geldi. İşte, huzur buradaydı; bu sonsuz boşlukta. Derin nefes aldı, ciğerlerinin bu nefeslere ihtiyacı vardı; aynı kendisinin bu boşluğa ihtiyacı olduğu gibi. Ölmüş müydü yoksa, bu boşluk bu yüzden miydi? Kalbi biraz korku biraz da huzur doldu, ne yaşadığını bilmediği halde.

“Ben… Ben öldüm mü?”

“Tabiî ki hayır aptal!”

Kim ona aptal demeye cüret edebilirdi! Gözleri somut-soyut her şeyi görmesine rağmen sesin nereden kimden geldiğini göremedi. Bilmeye de çok niyetli görünmüyordu zaten. İstediği tek şey bu sonsuz boşlukta, sonsuz huzura erebilmekti. Gözlerini kapattı tekrar, bir daha açmamak niyetiyle. Uyudu, rüya gördü, mutlu oldu, huzura erdi. Gözlerini açmaya korkuyordu; ama yorulmuştu kapalı tutmaktan. Açılmaya meyilli olan gözlerini yavaşça açtı. Şimdi o dört duvar arasına yine gelmişti. Ölmeyi dilerken buldu kendini, daha sonra yaşın çok küçük diye azarladı. Kalbine giren ağrıyla yatakta debelenmeye başladı, ağrı zaman geçtikçe vücuduna yayılıyordu. Ölüyor olamazdı; çünkü biraz önce de ölmemişti. Ama ya eğer ölüyorsa?

“Vazgeçtim! Ölmeye hiç niyetim yok!”

“Yaşayacaksın, acı çekeceksin! Ben de bunu istiyorum zaten!”

“Sen de kimsin lanet ses!”

“Öğreneceksin; ama şimdi değil!”

Ölümü konuşuyordu kendisiyle, buğulaşmış sesini tanıyamamıştı. Artık daha fazla aksiyona dayanamazdı ve işi oluruna bırakmalıydı. Annesine mektuplar yazmalı, babasına olan nefretini alevlendirmeli, derslerine çalışmalı, dostlarıyla güzel vakit geçirmeliydi. Bunları yapmak içinde belirli bir güce ihtiyacı vardı. Bu güç ise içindeki umut ışığıydı, o sönmedikçe gücü de bitmeyecekti. Uyumalıydı, dinlenmeliydi, güç –umut- toplamalıydı. Kan kokusu zaman geçtikçe yerini temiz havaya bırakıyordu. Pencereden içeriye sızan güneş ışınları kanla beraber birçok şeyi temizlemişti. Yattığı yerden pencereye çevirdi küçük suratını. Gülümsedi ve gözlerini kapattı.

“Küçük kız şimdi uyumalı…”

Isabella Anna Valénsia

Mesaj Sayısı : 1
Yaş : 35
Kayıt tarihi : 14/06/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından Selyon Aloe Tuylurt Ptsi Tem. 20, 2009 1:18 pm

Lütfen yeni sitemizde başvuru yapınız...
Selyon Aloe Tuylurt
Selyon Aloe Tuylurt

Mesaj Sayısı : 7
Yaş : 29
Kayıt tarihi : 03/12/08

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Profesör Alımları Empty Geri: Profesör Alımları

Mesaj tarafından carter mason Ptsi Ağus. 10, 2009 4:46 pm

yeni sitenizin ad nedir lütfen sölermisiniz?
carter mason
carter mason

Mesaj Sayısı : 11
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 10/08/09

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz